decrease in Turks

i. azalma, eksiltme, azaltma, küçülme, eksilme; düşüş
Voorbeeldzinnen
This medicine will decrease your pain.
Bu ilaç ağrını azaltacak.




What should you do to decrease your debt?
Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?




They should decrease the sugar in these muffins.
Bu kurabiyelerdeki şekeri azaltmalılar.




Sixteen million new jobs were created, while inflation significantly decreased
Enflasyon belirgin bir şekilde azalırken 16 milyon iş ortamı yaratıldı.




If blood pressure decreases, the heart beats faster in an attempt to raise it. This is called reflex tachycardia.
Eğer kan basıncı düşerse, kalp onu arttırma çabasıyla daha hızlı atar. Buna refleks taşikardi denir.




Reagan-era tax bills was a 1% decrease in government revenues when compared to Treasury Department revenue estimates
Reagan devri vergi faturaları, Hazinenin gelir tahminleriyle kıyaslandığında, hükümet gelirlerinde %1lik bir düşüşe neden oldu




The number of the eagles in the world is decreasing steadily.
Dünyadaki kartalların sayısı giderek azalmakta.




We hunt snakes every day but since they propagate very quickly, those snakes' numbers never decrease.
Biz de her gün pek çok yılan avlarız fakat çabuk ürediklerinden sayıları hiç azalmaz bu yılanların.




A recent survey shows that the number of smokers is decreasing.
Son zamanlarda yapılan bir araştırma sigara içenlerin sayısının azaldığını göstermektedir.




Canadian wheat prices are forecast to decrease.
Kanada'da buğday fiyatlarının azalacağı tahmin edilmektedir.




Synoniemen
2. reduction: remission, abatement, shrinkage, slack, contraction, decline
3. reduce: cut, curtail, check, lower, curb, abridge, hush